Geçtiğimiz Ay: Kasım 2024
Yayınlar
Kitaplar
Kalabalık, Halil, Doğa Ekrem Doğancı: Hukuk Teorisi ve Metodolojisi, Ankara, Seçkin, 2024.
Hukuk metodolojisinin konuları arasında özellikle hukukun öğrenilmesine ve öğretilmesine büyük katkıları olacak kavram haritalama, zihin haritalama metotları ile hukukta tasarım metodunun ve hukuk eğitimi metotlarının dahil edilmesi, hukukun anlaşılır kılınması ve profesyonel hukukçular ile diğer hukuk uygulayıcılarının yetişmelerinde çok büyük fayda sağlayacaktır. Zira günümüzde hukuk eğitimi ve öğretiminin süreçlerinin ve bunun temel ilke ve esaslarının, hukukçu yetiştirme amacına uygun olması ve ilke ile esaslarının bu amaç̧ merkez alınarak belirlenmesi gerekir.
Hukuk teorisi ve metodolojisinin hukuk fakültelerinde ders olarak okutulması oldukça yenidir. Gerek zorunlu gerek seçimlik bir ders olarak okutulan derse ilişkin kitap; hukuk teori ve metodolojisine, hukuk eğitiminin ilerlemesine faydalı ve düşündürücü bir katkı üretebileceği inancıyla hazırlanmıştır.
(Tanıtım Bülteninden)
Makaleler
Can, Fatma Gökçen Çetin: “Sosyal Norm-Hukuki Norm Çatışması: Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 25, No: 3, 2024, s. 825-839.
Öz
Cumhuriyetin ilanı ile birlikte toplumun modernizasyonu çerçevesinde, dogmatik dinsel düşüncenin toplumu düzenleyici rolünün sonlandırılması amacıyla tekke ve zaviyelerin ilgası uygulanan politikalardan biri olmuştur. Tekke ve zaviyelerin kapatılması kararı, bireyin inanç dünyası ile toplumsal alanın inşası konusunda dogmatik düşünceyi etkisiz kılan toplumsal dönüşümü rasyonel çerçevede önceleyen bir anlayışın yansıması olarak uygulanmıştır. Bu bağlamda tekke ve zaviyelerin kapatılmasının hukuki bir norm olarak önemi, dinsel bir baskıdan ziyade, salt inanç değerinin birleştirici etkisi ile din ve vicdan hürriyeti kapsamında, hak ve özgürlüklerdeki kazanımlarla bireysel ve toplumsal alanın inşasının yeniden dönüştürülmesi ve bireyin özgürlüklerinin hukuki düzlemde koruma altına alınması noktasında ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal tecrübeleri ve modernleşme pratikleri dikkate alındığında, normatif bir kurum olarak, dinsel yapıların toplum hayatında bir sosyal amil haline getirilmesi, cumhuriyetin kurucu hukuki normları ile negatif sosyal dönüşümü önceleyen ve bu anlamda eski toplumsal alt belleğin öne çıkartılmasını amaçlayan sosyal norm olarak dini kurumların çatışması süreci esasen sosyal norm- hukuki norm çatışması olarak gözlemlenmektedir.
Cin, Emine: “Danıştay Kararları Işığında İdari Yorum”, Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 12, No: 2, 2024, s. 776-803. [Erken Erişim]
Öz
Yorum faaliyeti daha ziyade yargıç faaliyeti olarak değerlendirildiğinden yoruma ilişkin akademik çalışmalarda yargısal yoruma ağırlık verilmekle birlikte hukuk normunun uygulayıcısı konumundaki idarenin de yorumu dikkate alınarak idari yorum üzerinde durmak gerekmektedir. İdari yorum çok farklı yönleriyle geniş bir çerçevede incelenmesi gereken mufassal bir konu olmakla birlikte bu çalışmada esas olarak yorum kavramı, kaynağına göre yorum türleri, yorum yöntemleri ve Danıştay kararları ışığında idari yorumda göz önünde bulundurulması gereken ilkeler gibi temel konulara temas edilerek idari yorumun genel hatlarıyla hukuki çerçevesi çizilmeye gayret edilmektedir. Çalışma kapsamında idari yorumun çerçevesinin çizilebilmesi adına yol gösterici nitelikte olmak üzere Danıştay’ın çeşitli kararlarından istifade edilmektedir.
Güneş, Fatih: “Yükümlülük Kavramının Anavatanı: H.L.A. Hart’ın Hukuk Teorisinde Bir Cevap Arayışı”, Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 12, No: 2, 2024, s. 804-830. [Erken Erişim]
Öz
Yükümlülük, normatif olana dair inceleme yapan herkesin ilgisini çeken bir kavramdır. Kavram üzerine birbiri ile çekişen pek çok iddia dile getirilmiştir. Bu konuda araştırma yapmak isteyen bir araştırmacı oldukça kabarık ve karmaşık bir külliyat ile karşı karşıya kalacaktır. Yükümlülük üzerine tartışma konularından birisi de hangi sahaya ait bir kavram olduğu üzerinedir. Hart bu probleme ilişkin üç görüş olduğunu belirtir. Birinci görüş yükümlülük kavramının kullanıldığı her bir sahada farklı bir anlama geldiğini savunur. Bu görüş değişkenlik görüşü olarak adlandırılabilir. İkinci görüş genel bir yükümlülük kavramının bulunduğunu ve bu genel türün hukuki, ahlaki, toplumsal, siyasi ve benzeri türleri olduğunu savunmaktadır. Bu görüşe göre her bir alt tür genel yükümlülüğün özelliklerini taşımakla birlikte sahip oldukları kendilerine özgü özellikleri yönünden diğer türlerden farklılaşmaktadır. Üçüncü görüş ise yükümlülük kavramının aslında ahlaki nitelikte bir kavram olduğunu diğer sahalarda bu kavram kullanıldığında buna ahlaki bir anlamın dâhil olduğunu savunmaktadır. Bu bağlamda örneğin hukuki yükümlülükler ahlaki yükümlülüklerdir. Hart bu görüşlerden sonuncusunu açıkça reddetmektedir. Ona göre hukuki yükümlülükler ve diğer yükümlülükler ahlaki yükümlülüğün bir türü değildir. Hart Dworkin ve Raz özelinde bu görüşe ilişkin detaylı eleştirilerde bulunmuştur. Hart’ın değişkenlik görüşü ve genellik görüşü arasında hangisini seçtiği ise tartışmalı görünmektedir. Esasında Hart açıkça değişkenlik görüşü taraftarı olduğunu beyan ediyor gibi görünmektedir. Buna mukabil bilhassa “yükümlülük idesi” kavramına atıf yapması ve hukuki ve ahlaki yükümlülüklerin benzer ve farklı yönlerine ilişkin değerlendirmeleri pekâlâ onun genellik görüşü lehine argümanları olarak yorumlanabilmektedir. Kısaca bu şekilde özetlenebilecek bu tartışmalı durum bu çalışmada incelenmekte ve Hart’ın nasıl bir tutum benimsediği ortaya konmaya çalışılmaktadır.
Sarı, Mustafa Fatih: “Kapitalist Modernizm ve Post-Modernizm Tartışması: D. Harvey - J.F. Lyotard”, Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 14, No: 2, 2024, s. 1-31. [Erken Erişim]
Öz
20. yüzyılın sonlarıyla beraber siyasal, ekonomik ve kültürel alanlarda çok önemli değişimler gerçekleşmiştir. Yeni döneme dair farklılıkları kuşatan bir kavram olarak “post-modernlik” öne çıkmıştır. Farklı perspektifler, bu değişimleri anlamak için farklı yaklaşımlar geliştirmişlerdir. Yeni dönemin anlamlandırılmasına dair pek çok temel görüş ayrılığına sahip olan David Harvey ve Jean-François Lyotard, söz konusu farklı yaklaşımlar için karakteristik örneklikler oluşturmaktadır. Lyotard, yeni dönemi “en gelişmiş” olarak nitelendirdiği toplumlarda bilginin durumu/statüsü üzerinden ele almaktadır. Yazar, “en gelişmiş” toplumlarda bilginin durumu/statüsünün 20. yüzyılın sonlarına doğru köklü bir biçimde değiştiğini iddia etmektedir. Ona göre oyun kurallarını gerekçeleriyle beraber ortaya koymak zorunda olan modern bilim, kendi statüsünü meşrulaştırmak adına birtakım büyük anlatılara başvurmak zorundaydı. Post-modern kuram ise büyük anlatılara duyulan güvensizlikle nitelenmektedir. Harvey ise bu köklü değişimlerin sonucunda kapitalizmin aşıldığını, post-kapitalist ya da post-endüstriyel topluma geçildiğini düşünmemektedir. Ona göre kapitalist birikimin temel kurallarıyla karşılaştırıldığında bu değişimler, yüzeysel görünümlerde beliren bazı değişikliklere karşılık gelmektedir. Harvey düşüncesinde postmodernliğin durumu kültürel alanda post-modernizm ve politik-ekonomik alanda bir birikim rejimi olarak esnek birikim modeli bağlamında ele alınmaktadır.
Ünver, Fatma Süzgün Şahin: “Kamusal Mekân ve Kamusallığın Dönüşümü”, Kırıkkale Hukuk Mecmuası, C. 5, No: 1, 2025, s. 25-49. [Erken Erişim]
Öz
Kamusal alan ve mekân, akademik çalışmalara defalarca konu olmasına rağmen güncelliğini korumakta ve farklı bağlamlarda karşımıza çıkmaya devam etmektedir. Kamusallık kavramının tekrar önem kazanmasında sağ muhafazakâr ideolojinin yükselişi, alt ve orta sınıf üzerinde etkili olan ekonomik baskı ve son olarak küresel salgın nedeniyle yaşanan kapanma pratiği oldukça önemli ve etkin etmenlerdir. Söz konusu etmenler, bireylerin kamusal alan ve mekanlardaki varlıklarını, mekandaki etkileşimler üzerinden kendilerini inşa etmelerini doğrudan etkilemektedir. Etkileşimin önemli olduğu, hayatın sokakta da aktığı hatta akmasının o ülke yurttaşları arasındaki bağların kurulmasında etkili olacağı zamanlarda kamusal mekanlar makbul davranışların sergilendiği performans alanları olarak da işlev kazanırlar. Örneğin Osmanlı İmparatorluğu son döneminde yapılan imar planları ile meydana bağlanan sokaklar ve millet bahçeleri, Genç Cumhuriyet yıllarında Ankara’da inşa edilen geniş meydanlar, parklar ve gerek kamusal gerekse özel binalar “birliktelik” ve “karşılıklılık” inşa etmek amacındadır. Bu çalışmada kamusal mekân kavramına bu açılardan yaklaşılması hedeflenmiştir.
Gelecek Ay: Aralık 2024
Etkinlikler
Kadın Hukukçular Gözüyle Kadına Şiddet ve Çözüm Yolları
Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen Kadın Hukukçular Gözüyle Kadına Şiddet ve Çözüm Yolları isimli Sempozyum 26 Kasım 2024 Salı günü, saat 09.30’da Prof. Dr. İhsan Doğramacı Konferans Salonu’nda yapılacaktır.
Teori ve Uygulama Gözüyle Kadına Şiddet
Etkinlik Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından 27 Kasım Çarşamba günü saat 14.00’da Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleşecektir.
Disiplinlerarası Filistin Meselesi Sempozyumu
28 Kasım 2024 Perşembe günü Rektörlük Merkez Bina Mavi Salon'da düzenlenecek "Disiplinlerarası Filistin Meselesi Sempozyumu" programı 09.00’da Fethi Gedikli’nin açılış konuşmaları ile başlayacak olup 4 oturumda gerçekleşecektir.
Güncel Gelişmeler Işığında Düşman Ceza Hukuku
Özyeğin Üniversitesi ve Türk Ceza Hukuku Derneği tarafından düzenlenen Güncel Gelişmeler Işığında Düşman Ceza Hukuku Sempozyumu 30 Kasım 2024 günü saat 09:45-17:00 arasında İstanbul Barosu Konferans Salonunda gerçekleştirilecektir.
Hukuk ve Şiddet
Eleştirel Hukuk Çalışmaları Topluluğu tarafından 30 Kasım 2024 Cumartesi günü İstanbul Barosu Kültür Merkezi (Galata) Konferans Salonu’nda düzenlenecek sempozyum 3 oturumda gerçekleşecektir.
36. İstanbul Semineri
Türkiye Felsefe Kurumu ile T.C. Maltepe Üniversitesi Felsefe Bölümünün işbirliğiyle düzenlenen, "Herkesçe Bilindiği Sanılan Kavramlar 4: Kamu" konulu 36. İstanbul Semineri, 12-13 Aralık 2024 günlerinde, Maltepe Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Erkut Özel Konferans Salonunda yüzyüze gerçekleştirilecektir.
İlgilenen herkesin katılabileceği toplantının programına şuradan ulaşılabilir.